Главная

Популярная публикация

Научная публикация

Случайная публикация

Обратная связь

ТОР 5 статей:

Методические подходы к анализу финансового состояния предприятия

Проблема периодизации русской литературы ХХ века. Краткая характеристика второй половины ХХ века

Ценовые и неценовые факторы

Характеристика шлифовальных кругов и ее маркировка

Служебные части речи. Предлог. Союз. Частицы

КАТЕГОРИИ:






COULD AND BE ABLE TO




> Could “can” in geçmiş zaman halidir. Bütün şahıslar için değişikliğe uğramadan “could” olarak kullanılır. Soru yaparken could özneden önce getirilir. Olumsuz yapmak için de sonuna olumsuzluk eki "not" eklenir. Kısaltması couldn't tır. Bu cümlelerde her zaman fiilin birinci hali kullanılır.

- I could swim when I was 4 years old. (Dört yaşındayken yüzebilirdim.)

- My father couldn't finish his work last night. (Babam dün gece işini bitiremedi.)

> Geçmiş zamanda meydana gelmiş ve genel yetenek ifade eden cümlelerde could ve be able to birbirinin yerine kullanılabilir, aralarında herhangi bir fark yoktur.

- I could ride a bicycle when I was six. (Altı yaşındayken bisiklet sürebiliyordum.)

- Was your grandfather able to drive a car when he was young? (Büyükbaban gençken araba sürebilir miydi?)

> Fakat geçmişte bir kereye mahsus olmak üzere uğraşılarak yapılan işlerde yetenek ifade etmek için could kullanılmaz, be able to veya managed to kullanılır.

- The table was very heavy. But the woman was able to lift it. (Masa çok ağırdı ama kadın kaldırabildi.)

- It was to foggy yesterday. Were you able to drive to school? (Dün hava çok sisliydi. Okula arabayla gidebildin mi?)

Bu iki cümlede could kullanılmaz. Çünkü bahsedilen eylemler geçmişte genel olarak yapılabilen şeylerden veya yeteneklerden bahsetmiyor. Yalnızca bir sefere mahsus olan ve engellere rağmen yapılması başarılabilen eylemlerden bahsediliyor.

> Duyu organlarının yaptığı fiillerde bir kereye mahsus olsa bile could aynen be able to ve managed to gibi kullanılır.

- The thief was coming towards my house. (Hırsız evime doğru geliyordu.)

- But I could see him through the keyhole. (Fakat ben onu anahtar deliğinden görebiliyordum.)

- But I was able to see him through the keyhole. (Fakat ben onu anahtar deliğinden görebiliyordum.)

Gördüğünüz gibi yukarıdaki iki cümle arasında anlam olarak herhangi bir fark yoktur.

- Could your grandma hear the strange sounds from the next-door flat last night? (Büyükannen dün gece bitişik daireden gelen garip sesleri duyabildi mi?)

- Was your grandma able to hear the strange sounds from the next-door flat last night? (Büyükannen dün gece bitişik daireden gelen garip sesleri duyabildi mi?)

> Geçmiş zamanda olumsuz cümle ve sorulardaki yetenekleri ifade etmede couldn't veya weren't/wasn't able to kullanılır. Olumsuz cümlelerde, genelde olan işler veya bir kereye mahsus olmak üzere yapılan işler diye bir ayırım yoktur.

- My brother couldn't swim when he was 10. (Kardeşim 10 yaşındayken yüzemiyordu.)

- My brother wasn't able to swim when he was 10. (Kardeşim 10 yaşındayken yüzemiyordu.)

Gördüğünüz gibi yukarıdaki iki cümle arasında anlam olarak herhangi bir fark yoktur.

- Couldn't the boy open the door this morning? (Çocuk bu sabah kapıyı açamadı mı?)

- Wasn't the boy able to open the door this morning? (Çocuk bu sabah kapıyı açamadı mı?)

> Gelecek zamanda olumlu, olumsuz ve soru cümlelerinde yetenekler sadece "be able to" ile ifade edilir. "Can" gelecek zaman için kullanılmaz.

- The teacher wil be able to rest after school. (Öğretmen okuldan sonra dinlenecek.)

- I won't be able to read anymore. (Artık okuyamayacağım.)

- Will they be able to find the key? (Anahtarı bulabilecekler mi?)

- Won't the baby be able to sleep in your room tomorrow night. (Bebek yarın gece odanda uyuyamayacak mı?)






Не нашли, что искали? Воспользуйтесь поиском:

vikidalka.ru - 2015-2024 год. Все права принадлежат их авторам! Нарушение авторских прав | Нарушение персональных данных