Главная

Популярная публикация

Научная публикация

Случайная публикация

Обратная связь

ТОР 5 статей:

Методические подходы к анализу финансового состояния предприятия

Проблема периодизации русской литературы ХХ века. Краткая характеристика второй половины ХХ века

Ценовые и неценовые факторы

Характеристика шлифовальных кругов и ее маркировка

Служебные части речи. Предлог. Союз. Частицы

КАТЕГОРИИ:






Modals (Could do and Could Have Done)




Ana Sayfa / Genel İngilizce / İngilizce Gramer / Intermediate Grammar / Modals (Could do and Could Have Done)

COULD

Could birkaç farklı şekilde kullanılabilir.

> Bazı durumlarda can yardımcı fiilinin geçmiş hali olarak kullanılır.

- Listen! I can hear footsteps. (Dinlesene! Ayak sesleri duyabiliyorum.)

- I listened and I could hear footsteps. (Kulak kabarttım ve ayak sesleri duyabildim.)

> Could aynı zamanda şimdi veya gelecekle ilgili muhtemel eylemlerden bahsedilirken kullanılır. Özellikle karşı tarafa bir şey önerirken de could kullanılabilir.

- The phone is ringing. It could be John. (Telefon çalıyor. John olabilir.)

- I don't know when they'll be here. They could arrive at any time. (Ne zaman burada olacaklarını bilmiyorum. Her an gelebilirler.)

A: What shall we do this evening? It's raining outside. (Bu akşam ne yapsak? Yağmur yağıyor?)

B: We could go to the cinema. (Sinemaya gidebiliriz.)

- It is sunny outside. We could go to the beach. (Dışarısı güneşli. Plaja gidebiliriz.)

Yukarıdaki örneklerde can de kullanılabilir, ancak could ile kıyaslandığında can daha kesinlik ifade eder.

> Could aynı zamanda herhangi bir şeyin şimdi veya gelecekte muhtemel olduğunu vurgulamak için kullanılır.

COULD HAVE DONE

> Could ile could have done arasında anlam olarak fark vardır. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

- I'm so tired. I could sleep for a week. (O kadar yorgunum ki. Bir hafta uyuyabilirim.) - Şimdi

- I was so tired. I could have slept for a week, (O kadar yorgundum ki. Bir hafta uyuyabilirdim.) - Geçmiş

> Could have done genellikle geçmişte gerçekleşmesi muhtemel olan ama gerçekleşmeyen eylemler için kullanılır.

- Why did you stay at a hotel when you went to New York? You could have stayed with John. (New York'a gittiğinde niye otelde kaldın. John'la kalabilirdin.)

- Jack fell off a ladder yesterday but he's all right. He's lucky - he could have hurt himself. (Jack dün merdivenden düştü ama iyi. Çok şanslı, bir yerini incitebilirdi.)

Modals (Must and Can't)

Ana Sayfa / Genel İngilizce / İngilizce Gramer / Intermediate Grammar / Modals (Must and Can't)

Bazı işaretler ve belirtilerin yardımıyla, herhangi bir olayın sebep veya sonuçları hakkında tahmin yürütürken must ve can't kullanırız. Must Türkçe'deki olmalı ifadesinin karşılığı olarak, can't ise olamaz anlamında kullanılır.

> Eğer bir şeyin doğru olduğuna dair kesin fikre sahipsek, must kullanırız.

- Our new neighbour has got a brand new Mercedes. He must be very rich. (Yeni komşumuzun yepyeni bir mersedesi var. Çok zengin olmalı.)

- You are studying your lessons very hard. You must have very good marks. (Derslerine çok çalışıyorsun. Notların çok iyi olmalı.)

- There is a loud ring on the door bell. It must be someone in a hurry. (Kapı zili acı acı çalıyor. Acelesi olan birisi olmalı.)

- You have been working all day. You must be tired. (Sabahtan beri çalışıyorsun. Yorgun olmalısın.)

A: I changed my job. (İşimi değiştirdim.)

B: What? You must be joking. (Ne? Şaka yapıyor olmalısın.)

> Bir şeyin mümkün olmadığına dair kesin bir fikrimiz varsa, cümlede can't kullanırız.

- This boy can't have that much money. He is very poor. (Bu çocuğun bu kadar çok parası olamaz. Çok fakirdir.)

- The tire can't be flat. I have just mended it and blown it up. (Teker patlak olamaz. Daha demin tamir ettim ve şişirdim.)

- He can't be against Islam. His father is also a Muslim. (İslamiyete karşı olamaz. Onun babası da müslümandır.)

- You have eaten 2 hamburgers. You can't be hungry. (2 tane hamburger yedin. Aç olamazsın.)

> Eğer yukarıda verilen cümleleri geçmiş zamanda kullanmak istersek must have done ve can't have done kullanılır.

My mother is coughing a lot. She must have caught cold. (Annem çok öksürüyor. Üşütmüş olmalı.)

- The ground is wet. It must have rained during the night. (Yerler ıslak. Gece yağmur yağmış olsa gerek.)

- The phone rang but I didn't hear. I must have been asleep. (Telefon çalmış ama duymamışım. Uyumuş olmalıyım.)

- I can't find my books. I must have left them at school. (Kitaplarımı bulamıyorum. Okulda bırakmış olmalıyım.)

- Mary walked past me without speaking. She can't have seen me. (Mary konuşmadan yanımdan geçti. Beni görmüş olamaz.)

- You can't have done this homework. Because the questions are too difficult for you. (Bu ödevi sen yapmış olamazsın. Çünkü sorular senin için aşırı derecede zor.)

> Can't have done yerine couldn't have done da kullanılabilir.

- They couldn't have cleaned the room. Everything is in a mess. (Odayı temizlemiş olamazlar. Herşey karmakarışık.)

- He was sure that his mother couldn't have left his father, because she loved him dearly. (Kesinlikle emindi ki annesi babasını terk etmiş olamazdı, çünkü onu çok seviyordu.)






Не нашли, что искали? Воспользуйтесь поиском:

vikidalka.ru - 2015-2024 год. Все права принадлежат их авторам! Нарушение авторских прав | Нарушение персональных данных