Главная

Популярная публикация

Научная публикация

Случайная публикация

Обратная связь

ТОР 5 статей:

Методические подходы к анализу финансового состояния предприятия

Проблема периодизации русской литературы ХХ века. Краткая характеристика второй половины ХХ века

Ценовые и неценовые факторы

Характеристика шлифовальных кругов и ее маркировка

Служебные части речи. Предлог. Союз. Частицы

КАТЕГОРИИ:






SHOULD VE OUGHT TO KULLANIM




> Karşı tarafa tavsiye niteliğinde birşey söylerken, yapılması gereken işleri ve vazifeleri hatırlatırken should ve ought to aynı anlamda kullanılabilir. Böyle durumlarda cümleyi söyleyenin bir zorlaması veya dışardan bir zorlama yoktur. Cümleyi söyleyen sadece bir tavsiyede veya hatırlatmada bulunmaktadır.

- You ought to / should drive more carefully than you do. (Şimdiki kullandığından daha dikkatli araba kullanmalısın.)

- The government should / ought to solve the traffic problem in Istanbul. (Hükümet İstanbul'daki trafik problemini çözmelidir.)

- The headline of the today's newspaper is wrong. It shouldn't / oughtn't to be like this. (Bugünkü gazetenin başlığı yanlış. Öyle olmamalı.)

- Doctors says that everybody should / ought to see a doctor at least once in six months. (Doktorlar herkes en azından altı ayda bir doktora görünmelidir diyorlar.)

Yukarıdaki cümlelerde görüldüğü gibi herhangi bir zorlama söz konusu değildir. Sadece yapılması veya yapılmaması gereken durumlar dile getirilmektedir.

> Geçmişte kalmış olayların yanlış olduğunu ifade etmek için, yani “şöyle olmalıydı, böyle olmamalıydı” gibi ifadeler kullanmak için hem "should have done" hem de "ought to have done" kullanılır.

- You should have told your father the truth. (Babana gerçeği söylemeliydin.)

- The goverment ought to have decreased the prices. (Hükümet fiyatları düşürmeliydi.)

- The lorry driver shouldn't have driven that fast on such a rainy day. (Kamyon sürücüsü böyle yağışlı bir günde bu kadar hızlı sürmemeliydi.)

Görüldüğü gibi yukarıdaki cümlelerde yine herhangi bir zorlama veya mecburiyet söz konusu değildir.

> İhtimal dahilinde olan olayların anlatılmasında da hem should ve hem de ought to kullanılabilir.

- (I think) the teacher should come early his morning. (Sanırım öğretmenin bu sabah erken gelmesi gerek.)

- (To me), Hüseyin should play in the school team. Because he plays well enough. (Bence, Hüseyin okul takımında oynamalıdır. Zira yeteri kadar iyi oynuyor.)

- (I hope) I ought to be home at nine tonight. (Umarım bu gece saat dokuzda evde olacağım.)

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,..............................................................................

Modals (Tüm Liste)

Ana Sayfa / Genel İngilizce / İngilizce Gramer / Intermediate Grammar / Modals (Tüm Liste)

Bundan önceki derslerimizde, modal'ların bir kısmı anlatıldı. Bu derste ise İngilizce'deki tüm modal'lar birlikte ele alınacaktır.

Modal, “Kiplik” demektir. Modal'lar yardımcı fiil sisteminden yararlanan ancak farklı fonksiyona sahip kalıplardır.

EXAMPLES

- I don't walk. (Yürümem.)

- I can walk. (Yürüyebilirim.)

Yardımcı fiiller, anlamlarını yükleme katmazlar. Ama Modal'lar anlamlarını yükleme katarlar.

Modal'ların aşağıda açıklamalı olarak verilmiştir.

> Can:...e bilmek: güç, yetenek

- I can walk 20 miles. (Yirmi kilometre yürüyebilirim)

> May:...ebilmek: olası, tahmin

- He may come tonight. (O bu gece gelebilir.)

> Be able to:..e bilmek: Can' e eşittir.

- I am able to jump 30 cm. (30 cm zıplayabilirim.)

> Must:...meli,...malı: (Must'ta zorunluluk söyleyen kişiyle ilgilidir. Dışarıdan herhangi bir baskı yoktur.)

- I must sleep early. (Erken yatmalıyım.) (Bu örnekte kişi erken yatması gerektiğini düşünmektedir ve kendi kararıdır.)

> Have to: zorunda olmak. Bu modal'daki zorunluluk dışardan bir gücün etkisiyle oluşur. Herhangi bir kural, kanun veya dış etken nedeniyle birşey yapmak zorunda olduğumuzda bu modal'ı kullanırız.

- I have to wear uniform at school. (Okulda üniforma giymek zorundayım) (Okulun kuralı)

> Should: gerekir. Her ikisi de “tavsiye öneri” anlamında kullanılır. "Ought to" ile arasında çok az bir nüans farkı vardır, aynı anlamda kullanılabilirler.

- You should see a doctor. (Bir doktora gitmelisin) (Gitmeni tavsiye ediyorum.)

> Ought to: gerekir.

- You ought to see a doctor. (Bir doktora gitmelisin.) (Yukarıdaki örnekle arasında fark yoktur.)

Modal' ların Kullanımı

1.) Modal' lar çekimsizdir. Yani şahıslara göre değişmezler.

2.) Modal'lar daima V1, yani fiillerin birinci hali ile kullanılırlar.

3.) İki model kesinlikle yan yana kullanılmaz.

EXAMPLES

- They can finish the game on time. (Onlar oyunu zamanında tamamlayabilirler.) (Güç, yetenek)

- He may go abroad next year. (O önümüzdeki yıl yurt dışına gidebilir.) (Tahmin)

- I may go. (Gidebilirim) (tahmin) I may not go. (Gitmeyebilirim) (tahmin)

- I can go. (Gidebilirim) (güç, yetenek) I can not go. (Gidemem) (güç, yetenek)

- We are able to produce more goods. (Daha fazla mal üretebiliriz.) (Güç, yetenek)

- You must wait for us untill 5 o'clock. (5'e kadar bizi beklemelisin.) (Zorunluluk söyleyenden)

- You have to brush your teeth three times a day. (Günde üç defa dişlerini fırçalamalısın.) (Zorunluluk dışardan)

- You should do your homework. (Ödevini yapmalısın.) (Nasihat var.)

MODALS TABLO

Would

Polite request

Rica

- Would you please pass the butter?

(Lütfen yağı uzatır mısın?)

- Would you mind closing the door?

(Kapıyı kapatabilir misin?)

- Would you please be quite?

(Lütfen sessiz olur musun?)

- I would like a cup of coffee

(Bir fincan kahve istiyorum.)

Unreal present

Gerçeğe aykırı geniş zaman

- I would eat less if I were you.

(Yerinde olsam daha az yerdim.)

Past custom

Geçmişte alışkanlık

- My father would take me to the park every sunday when I was a child. (Ben çocukken babam her pazar beni parka götürürdü.)

Refusal

Reddetme

- She wouldn't tell me her name.

(Bana ismini söylemezdi.)






Не нашли, что искали? Воспользуйтесь поиском:

vikidalka.ru - 2015-2024 год. Все права принадлежат их авторам! Нарушение авторских прав | Нарушение персональных данных