ТОР 5 статей: Методические подходы к анализу финансового состояния предприятия Проблема периодизации русской литературы ХХ века. Краткая характеристика второй половины ХХ века Характеристика шлифовальных кругов и ее маркировка Служебные части речи. Предлог. Союз. Частицы КАТЕГОРИИ:
|
Modals (Must and Have To)Ana Sayfa / Genel İngilizce / İngilizce Gramer / Intermediate Grammar / Modals (Must and Have To) Must ve have to çoğu zaman birbirinin yerlerine kullanılabilirler. Aralarında kullanım açısından ufak farklılıklar vardır. Bu dersimizde bu farklar vurgulanacaktır. > Cümlede Must kullanıldığı zaman cümleyi söyleyen kişinin kendi otoritesini ortaya koyduğu ve kendi duygularını ve kişisel görüşünü dile getirdiği anlaşılır. Have to kullanıldığı zaman ise, mecburiyetin cümleyi söyleyen kişiden kaynaklanmadığı ve kendi duygularını dile getirmediği, kendi yetkisi dışından kaynaklanan bir mecburiyetten kaynaklandığı anlaşılır. - She must clean her room. (Odasını temizlemeli.) Bu cümlede odanın temizlenmesi gerektiği söylenmektedir ve bu fikir cümleyi söyleyen kişinin şahsi fikridir. - The students must study English at least ten hour a week. (Öğrenciler haftada en az on saat İngilizce çalışmalılar.) Bu cümledeki mecburiyet, yine cümleyi söyleyen kişinin kendi fikridir. - You have to wear a uniform int this school. (Bu okulda üniforma giymek zorundasın.) Bu cümlede vurgulanan mecburiyetin, cümleyi söyleyen kişiylebir ilgisi yoktur. Yalnızca okulun kuralını, yani kendi dışında oluşmuş bir kuraldan bahsetmektedir. - It will be very cold tomorrow. We will have to make a fire in the house. (Yarın hava çok soğuk olacak. Evde ateş yakmak zorunda kalacağız.) Bu cümlede de görüldüğü gibi şartlardan kaynaklanan bir zorunluluktan bahsedilmektedir. - My grandfather is too old. He has to walk with a stick. (Dedem çok yaşlıdır. Bastonla yürümek zorundadır.) > Bazı durumlarda, mecburiyet kişinin kendi yetkisi dışında, yani harici bir kural veya yasayla ilgili bile olsa, cümleyi söyleyen kişi bu mecburiyeti benimsiyorsa "must" kullanabilir. - People have to keep quite when they are in a mosque. (İnsanlar camideyken sessiz olmalıdırlar.) Bu cümleyi söyleyen kişi, sadece camilerde uyulması gereken bir kuraldan bahsetmektedir. People must keep quite when they are in a mosque. (İnsanlar camideyken sessiz olmalıdırlar.) Bu cümleyi söyleyen kişi ise, uyulması gereken kuralı kendisi de kabul ediyor ve savunuyordur. > Özellikle birinci tekil ve birinci çoğul şahıs kullanıldığı zaman, must ile have to arasındaki anlam farkı iyice azalır ve çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılabilir. Aralarındaki tek fark, “have to” alışkanlıkları ifade etmede, “must” ise önemli ve hemen yapılması gereken durumlarda kullanılır. - I have to get into my car and go to work at a quarter to seven every morning on week days. (Hafta arası her sabah saat yediye çeyrek kala arabama binip işe gitmem lazım.) - I have to finish a novel every month. (Her ay bir roman bitirmeliyim.) Yukarıdaki cümlelerde bahsedilen mecburiyet, aslında bir alışkanlıktır. - I must finish this novel till tomorrow morning. I will return it to the library. (Yarın sabaha kadar bu romanı bitirmem lazım. Kütüphaneye teslim edeceğim.) Bu cümlede acil bir durum söz konusudur. > Acil durumlar söz konusu olduğunda, özne ikinci ve üçüncü şahıs bile olsa “must” kullanılır. Bu tür cümlelerde mecburiyetin kişinin kendinden mi, yoksa bir kuraldan dolayı mı ortaya çıktığına bakılmadan "must" kullanılır. - You must call the boss. He wants you urgently. (Patronu aramalısın. Hemen seni bekliyor.) Не нашли, что искали? Воспользуйтесь поиском:
|