ТОР 5 статей: Методические подходы к анализу финансового состояния предприятия Проблема периодизации русской литературы ХХ века. Краткая характеристика второй половины ХХ века Характеристика шлифовальных кругов и ее маркировка Служебные части речи. Предлог. Союз. Частицы КАТЕГОРИИ:
|
The girl used to wash her dress by hand but now she washes them in her full automatic washing-machine.(Kız elbiselerini eliyle yıkardı ama şimdi tam otomatik çamaşır makinesiyle yıkıyor.) (Bu cümleden de anlaşılacağı gibi, geçmişte kalmış olayların, aksi bir durum olmadığı müddetçe tekrarlanması söz konusu değildir.) - I did not use to run. (Eskiden koşmazdım.) - Did you use to run when you were in the army? (Askerdeyken koşar mıydın?) - Did you use to play football when you were at high school? (Lisedeyken futbol oynar mıydın?) - My father didn't use to watch T.V, but now he is always before the screen. (Babam T.V izlemezdi ama şimdi daima ekranın önündedir.) > Geçmişte belirli zaman dilimleri arasında bir alışkanlık olarak sürekli yapılmış olayların anlatılmasında used to ve would hiçbir ayırım gözetmeksiniz kullanılabilir. Ancak "used to" kullanıldığı zaman, kişinin artık bahsettiği eylemi yapmadığı anlamı çıkar. Would kullanıldığında ise artık yapılmıyor anlamı çıkmaz. Yani sadece geçmişteki bir alışkanlık ifade edilmiş olur. - I used to play computer games every day when I was a child. (Çocukken her gün bilgisayar oyunları oynardım.) Bu cümlede "used to" kalıbı kullanıldığı için, cümleyi söyleyen kişinin artık oyun oynamadığı anlaşılır. - I would play computer games when I was a child. (Çocukken her gün bilgisayar oyunları oynardım.) Bu cümlede ise "would" kalıbı kullanıldığı için, artık oynamıyorum anlamı ifade etmez. - When I was at faculty I used to / would get up very early and prepare breakfast. (Fakültedeyken çok erken kalkar ve kahvaltımı hazırlardım.) Bu cümlede ise her iki yapı da kullanılabilir. BE / BECOME / GET USED TO > be / become / get used to herhangi bir şeye veya olaya alışık olma durumlarını izah etmede kullanılmaktadır. Bu kullanım, used to kalıbında olduğu gibi eskiden yapılan alışkanlıkları ifade etmez. Şimdiki zamanda bir kişinin herhangi bir eyleme veya duruma alışmış olduğunu ifade eder. Used to kalıbının başına am/is/are veya diğer yardımcı fiiller gelir ve fiil -ing takısı alır. EXAMPLES (ÖRNEKLER) - I am used to getting up early. (Sabahları erken kalkmaya alıştım.) - You'll soon get used to driving your new car. (Kısa zaman sonra yeni arabanızı kullanmaya alışacaksınız.) - My family has become used to living in a cosmopolitan city like Istanbul for many years. (Ailem İstanbul gibi bir kozmopolit şehirde yıllardır yaşamaya alışkındır.) - The new rules were quite different for them but they got used to them in a short time. (Yeni kurallar onlar için oldukça farklıydı fakat kısa zamanda alıştılar.) - The students will soon get used to the school and to their new friends. (Talebeler çok geçmeden okula ve yeni arkadaşlarına alışacaklar.) - They were used to the heavy traffic when they were in London. (Londra'da iken ağır trafiğe alışkınlardı.) too / either / neither / so Ana Sayfa / Genel İngilizce / İngilizce Gramer / Intermediate Grammar / too / either / neither / so Olumlu cümlelerde ben de, sen de, o da gibi anlamlar ifade etmek için too, either, neither ve so kelimeleri kullanılır. Genel anlam olarak karşı tarafı onaylamak için kullanılır. TOO Söylenen cümlelere karşılık olarak onaylamak gerektiğinde, diğer bir deyişle, "ben de" denmesi icap ettiğinde, cümleyi aynen kullanıp sonuna too getirilir. Kısa şekli kullanılmak istenirse önce özne, sonra cümlenin yardımcı fiili ve arkasından too kullanılır. A: My father is a teacher. (Babam öğretmendir.) B: I am a teacher, too. (uzun şekli). (Ben de öğretmenim.) B: I am, too. (kısa şekli). (Ben de.) A: They came early yesterday. (Dün erken geldiler.) B: We came early yesterday too. (uzun şekli) (Dün biz de erken geldik.) B: We did too. (kısa şekli). (Biz de.) A: I want to be a doctor. (Doktor olmak istiyorum.) B: My brother wants to be a doctor too.(uzun şekli) (Kardeşim de doktor olmak istiyor.) B: My brother does too. (kısa şekli) (Kardeşim de.) A: I have been to Enlgand twice. (İngiltere'de iki kez bulundum.) B: His sister has been to England twice too. (uzun şekli) (Onun kız kardeşi de İngiltere'de iki kez bulundu.) B: His siter has too. (kısa şekli) (Onun kız kardeşi de.) A: My cat can swim. (Kedim yüzebilir.) B: Mine can swim too. (uzun şekli) (Benimki de yüzebilir.) B: Mine can too. (kısa şekli) (Benimki de.) SO Too'nun kısa şekliyle ifade edilen ben de, o da, vb. gibi cümleler, so kullanılarak da ifade edilebilir. Önce so, sonra cümlenin zaman (tense) ve şahsına uygun olan yardımcı fiil ve daha sonra da özne kullanılır. Örnekleri dikkatle inceleyiniz. A: My father is a teacher. (Babam öğretmendir.) B: So am I. (Ben de.) A: They came early yesterday. (Dün erken geldiler.) B: So did we. (Biz de.) A: I want to be a doctor. (Doktor olmak istiyorum.) B: So does my brother. (Kardeşim de.) A: I have been to England twice. (İngiltere'de iki kez bulundum.) B: So has his sister. (-Onun- kız kardeşi de.) A: My cat can swim. (Kedim yüzebilir.) B: So can mine. (Benimki de.) Olumsuz manalarda ben de, sen de, o da vb. gibi cümleler kurmak istenildiği zaman either ve neither kullanılır. EITHER Bir kişi kendisinin veya bir başkasının yapmamış olduğu bir şeyden bahsettiğinde, diğer bir kişinin, kendisi ya da bir başkasının da, aynı şeyi yapmamış olduğunu kastetmek maksadıyla “ben de, o da, onlar da ” gibi cümleler kullanması gerektiğinde; önce özneyi, sonra cümlenin zaman (tense) ve şahsına uygun olan yardımcı fiillin olumsuz hali ve either kullanır. A: My father isn't a teacher. (Babam öğretmen değildir.) B: I'm not either. (Ben de değilim.) A: They didn't come early yesterday. (Dün erken gelmediler.) B: We didn't either. (Biz de gelmedik.) A: I don't want to be a doctor. (Doktor olmak istemiyorum.) B: My brother doesn't either. (Kardeşim de istemiyor.) A: I haven't been to England. (İngiltere'de bulunmadım.) B: His sister hasn't either. (-Onun- kız kardeşi de.) A: My cat can't swim. (Kedim yüzemez.) B: Mine can't either. (Benimki de.) NEITHER Either kullanılarak “ben de, o da ” vb gibi cümleler kullanıldığı zamanki durumlar aynen neither kullanılarak da ifade edilebilir. Önce neither, sonra cümlenin zaman (tense) ve şahsına uygun olan yardımcı fiil ve daha sonra da özne kullanılır. A: My father isn't a teacher. (Babam öğretmen değildir.) B: Neither am I. (Ben de değilim.) A: They didn't come early yesterday. (Dün erken gelmediler.) B: Neither did we. (Biz de gelmedik.) A: I don't want to be a doctor. (Doktor olmak istemiyorum.) B: Neither does my brother. (Kardeşim de istemiyor.) A: I haven't been to England. (İngiltere'de bulunmadım.) B: Neither has his sister. (-Onun/ kız kardeşi de bulunmadı.) A: My cat can't swim. (Kedim yüzemez.) B: Neither can mine. (Benimki de yüzemez.) Prepositions (İlgeçler) Ana Sayfa / Genel İngilizce / İngilizce Gramer / Intermediate Grammar / Prepositions (İlgeçler) İngilizce'de ilgeçlerin çok değişik türlerde kullanımları vardır. Bu yüzden preposition'ların öğrenilmesi için mutlaka örnekler üzerinden çalışmak gerekir. Türkçeleri bazen farklı farklı olacağından Türkçe açıklamalı İngilizce örnekler üzerinden çalışmak faydalı olur. Aşağıda kategoriler halinde verdiğimiz örneklerin Türkçe açıklamalarında, ilgeçin verdiği anlam kalın yazılmıştır. Böylece cümleye kattığı anlam kolayca öğrenilebilir. YER • Across - Her house is across the street. (Evi caddenin karşısındadır.) - They live across the street from you. (Sizin karşınızdaki caddede yaşarlar.) • After - The first street after the bridge is our street. (Köprüden sonraki ilk cadde bizimki.) - Put a period after each sentence. (Her cümleden sonra bir boşluk bırakın.) • Against - His bicycle was leaning against the fence. (Bisikleti çite dayanıyordu.) - Don't lean against the stove. (Sobaya doğru dayanma.) • Among - The house is among pine trees. (Ev çam ağaçlarının arasında.) - The letter might be among those papers. (Mektup bu kağıtların arasında olabilir.) • Around - The shop is just around the corner. (Dükkan hemen köşenin arkasında.) - Let's take a walk around the park. (Hadi parkın çevresinde yürüyüş yapalım.) • At - She is at the store. (O dükkanda.) - She is a student at a small university. (O küçük bir üniversitede öğrenci.) • Before - I have your assignment before me now. (Şu anda ödevin önümde duruyor.) - In giving dates, place the month before the day. (Randevu verirken günden önce ayı yazın.) • Behind - The garage is behind the house. (Garaj evin arkasında.) - There is something behind the tree. (Ağacın arkasında birşey var.) • Below - They live in the apartment below yours. (Sizin apartmanın aşağısındaki apartmanda yaşıyarlor.) - This land is below sea level. (Bu bölge deniz seviyesinin altında.) - Your grade is below average. (Notların ortalamanın altında.) • Above - This city is three thousand feet above sea level. (Bu şehir deniz seviyesinin üç bin fit üzerinde.) - Your name is above mine on the list. (Senin ismin listede benimkinin üstünde.) • Between - His house is between the bank and the school. (Onun evi bankayla okulun arasındadır.) - Helen is sitting between Jack and Tom. (Helen Jack ile Tom arasında oturuyor.) • By -• The matches are over there by the cigarettes. (Kibritler orada sigaraların yanında.) - That house by the lake is her dream house. (Gölün yanındaki bu ev onun hayalindeki evdir.) • In - She is sitting in a leather chair in the lobby. (O lobide deri bir sandalyede oturuyor.) - She was sleeping in an armchair. (O bir koltukta uyuyordu.) - She lives in a small village. (O küçük bir köyde yaşar.) • In front of - The ball stopped in front of the car. (Top arabanın önünde durdu.) - There is a car parked in front of my house. (Evimin önünde parketmiş bir araba var.) • In back of - Helen is standing in back of Martha. (Helen Martha'nın arkasında duruyor.) • Inside - It is warmer inside the house. (Evin içi daha sıcak.) - These plants should be kept inside the house. (Bu bitkiler evin içinde muhafaza edilmelidir.) • Beside - The napkin is placed beside the plate. (Peçete tabağın yanına yerleştirilir.) • Near - You shouldn't smoke near gasoline. (Gazolinin yakınında sigara içmemelisin.) - They are sitting near the window. (Onlar camın yanında oturuyorlar.) • On - She sat on the sofa. (O koltuğa oturdu.) - Put a stamp on the envelope. (Zarfın üzerine bir pul yapıştır.) - He found the book on the table. (Masanın üzerinde bir kitap buldu.) • On top of - She wants whipped cream on top of her pie. (Kekinin üzerine krema istiyor.) - The carpenter is on top of the house. (Tamirci evin üzerinde.) • Opposite - The school is opposite the park. (Okul parkın karşısındadır.) • Outside - There's a bird's nest outside my window. (Penceremin dışında bir kuş yuvası var.) - The flowers were left outside the house all night. (Çiçekler tüm gece evin dışında bırakıldı.) • Over - The window is over the radiator. (Pencere radyatörün üzerindedir.) - A plane flew over the school at noon. (Öğleyin okulun üzerinden bir uçak geçti.) • To - Martha went to school today. (Martha bugün okula gitti.) - Attach the rope to the bumper of the car. (İpi arabanın tamponunun üzerine bağla.) • Under - The dog is under the desk. (Köpek sıranın altındadır.) - Put it under the table. (Masanın altına koy.) • Underneath - The book is underneath the papers. (Kitap kağıtların altında.) • Up - I saw her walking up the street. (Onu caddeden yukarıya yürürken gördüm.) • Down - There is a small restaurant a mile down the road. (Yolun bir mil aşağısında küçük bir lokanta var.) • Through - She took a walk through the park. (Parkın içinden yürüdü.) YÖN • Across - I am going across the street to see my friend. (Arkadaşımı görmek için caddenin karşısından gidiyorum.) • At - The child threw a stone at the dog. (Çocuk köpeğe bir taş attı.) • By way of - Can we drive to Bursa by way of Eskisehir? (Bursa'ya Eskişehir üzerinden gidebilir miyiz?) - You can go there by way of the Suez Canal. (Oraya Suez Kanalından geçerek gidebilirsin.) • Into - We saw her going into the theater. (Onu tiyatroya girerken gördük.) - The dog ran into the room. (Köpek odadan içeriye doğru koştu.) • Down - We saw you walking down Oxford Street. (Seni Oxford caddesinden aşağıya doğru yürürken gördük.) • Out of - She took some money out of her purse. (Çantasından biraz para çıkardı.) - The children ran out of the burning building. (Çocuklar yanan binadan koşarak çıktılar.) • To - She went to the supermarket. (O süpermarkete gitti.) • Through - The bird flew through the open window. (Kuş açık pencereden uçup gitti.) • Towards - This road leads towards the sea. (Bu yol denize doğru gidiyor.) - He walked towards the post office. (Postaneye doğru yürüdü.) • Up - The fish were swimming up the river. (Balık nehirden yukarıya doğru yüzüyordu.) AMAÇ, NEDEN • For Take this medicine for your headache. (Başının ağrısı için bu ilacı al.) • Of - She died of a heart attack. (Kalp krizinden öldü.) • Due to - More people are using public transportation due to the fuel shortages. (Yakıt kaynaklarının azalmasına bağlı olarak birçok insan artık toplu ulaşım araçlarını kullanıyor.) ZAMAN • About - I think she will be away about a week. (Sanırım yaklaşık bir hafta uzakta olacak.) • After - Would you please call after 9? (Lütfen saat 9'dan sonra arar mısınız?) • Around - I will get to my office around nine. (Ofisime saat 9 civarında varacağım.) • At - She told me to meet her at six o'clock. (Saat 6'da onunla buluşmamı söyledi.) • Before -You should take this medicine before mealtime. (Bu ilacı yemek vaktinden once almalısın.) • By - She should be back by seven. (Saat 7'ye kadar dönmeli.) • During -I think I will go to İzmir during the winter. (Sanırım kış boyunca İzmir'de olacağım.) • Until - I work from nine until five every day. (Hergün saat 9'dan 5'e kadar çalışıyorum.) • In - I can meet you in an hour. (Bir saat içinde seninle buluşacağım.) - She will graduate in 1989. (1989'da mezun olacak.) TARZ • By - I enjoy going there by bus. (Oraya otobüsle gitmeyi seviyorum.) • In - You can't go to school in jeans. (Okula kotla gidemezsin.) • Like - This boy is walking like a duck. (Çocuk ördek gibi yürüyor.) • With - She is writing with a pencil. (O bir kalemle yazıyor.) İngilizce Callan Method Ana Sayfa / Genel İngilizce / İngilizce Gramer / Callan Method / İngilizce Callan Method CALLAN ENGLISH dersimizingilizce.com eğitim kadrosu özellikle "hemen konuşmak isteyen" bireylere yönelik olarak Callan English programları tasarlamıştır. Callan Metoduyla İngilizce eğitim vermek için özel eğitim almış öğretmenlerimiz, özellikle iş dünyasından onlarca kişiye eğitim vermiştir. Callan metoduyla eğitim alan kişilerde sağlanan yüzde yüz memnuniyet oranı, hem eğitim kadromuzun, hem de öğrenci kitlemizin genişlemesine yol açmıştır. Şu anda dersimizingilizce.com İngilizce Eğitim Programları kapsamında yüzyüze eğitim eğitim alan her 3 kişiden bir tanesi Callan metoduyla eğitim almaktadır. CALLAN METOT NEDİR? Callan Metot, öğrencinin anlayabilme ve konuşabilme becerisini zevkli fakat yoğun bir ortamda artıran ya da başka bir deyişle geliştirmesini sağlayan, kesin sonuçlara ulaşmış, İngiliz patentli bir metottur. Soru-cevap içerikli ders, öğrencinin İngilizce?yi hızlı bir devinim içerisinde duymaya ve etkin bir şekilde konuşmaya zorlar. Callan Öğretmeni, dersi süratli bir şekilde sürdürerek, öğrencinin İngilizce?yi doğal hızında konuşulurken anlamasını ve konuşmasını sağlar.. Bunu sağlayabilmenin yollarından biri de kişinin ana dilinden İngilizceye çeviri yapmasını engellemektir. Hız sayesinde kişinin çeviri yapmaya ve düşünmeye fırsatı kalmaz. Öğretmen dersi süratli bir şekilde sürdürerek, öğrencinin İngilizceyi doğal hızında konuşulurken öğrenmesini ve anlamasını sağlar. Ders esnasında tahtayı kullanmaz, not tutturmaz, boşlukları doldurtmaz ve dili bilgisayarlarla öğretmez. Yakın bir ifadeyle, İngilizce'yi ilk günden itibaren, “anadilimizi öğrendiğimiz şekilde yani konuşarak öğretir. KOŞULLU REFLEKS Dil, refleksif olarak beyinden değil, konuşma organlarından gelir. Öğrenci düşünmeden konuşmalı ve anlamalıdır. Öyle ki, hiçbirimiz kendi dilimizi düşünerek konuşmayız. Kelimeler cümleler halinde ağzımızdan otomatik olarak çıkar. Sadece müzik tarihi okuyarak veya piyanonun hangi maddelerden yapıldığını öğrenerek, oturup çalabilmek olanaksızdır. Piyano çalabilmenin tek yolu, notaları öğrenerek sürekli onunla pratik yapmaktır. Bir dil öğrenmenin yolu da onu konuşmaktır. Callan derslerinde, pratiği hızlıca geliştirerek öğrencinin düşünmeden konuşması sağlanılır. MEKANİK TEKRARLAMA (SIK TEKRAR) Düşünmeden, akıcı konuşabilme sadece mekanik tekrarlamayla geliştirilebilir. Eğer öğrenci duyduklarını defalarca tekrar ederse sonuca da aynı oranda çabuk ulaşır. Aynı zamanda yapılan sık tekrarlar. bilgileri pekiştirip, eksik kalan yerleri doldururarak, otomatik konuşabilmeyi sağlamaktadır. Unutmayın ki, en zayıf hafızanın üstesinden bile sık tekrar gelir. DİLBİLGİSİ KURALLARI ÜZERİNDE TAKILIP KALMAZ Bir arabanın hangi maddelerden yapıldığını, motorunun nasıl bir düzenekte çalıştığını veya arabanın parçalarını teorik olarak biliyor olmamız, içine oturduğumuzda o arabayı sürebileceğimiz anlamına gelmez. Arabayı sürmek, zamanla ve pratikle kazanılan bir yetidir. Kendi dilimizi konuşurken de, asla özneleri, sıfatları, yardımcı fiilleri düşünmeyiz, kelime hatırlamaya çalışmayız. Kelimeler ve cümleler ağzımızdan otomatik olarak çıkar. Bu refleksi, anadilimizi 2 yaşından beri pratik yapmamız sayesinde kazandık. Callan yönteminin amacıda, ilk günden itibaren konuşarak eğitim vererek, İngilizce?nin kağıt üstündeki teorik bilgisini değil, pratik kullanımını göstermektir.. 12 HAFTADA 1000 EN YAYGIN KELİMEYLE 2500 CÜMLE 7 kitaptan oluşan metodun 1.ve 2.Kitabı İngilizce?de günlük yaşamda bir çok kere kullanılan? come, go, black, white, quickly, slowly? gibi 1000 kelimeyi içerir. Bu kelimeler ile 2500-2800 cümle pratik olarak kullanılır. 3 ay içerisinde ulaşılan durum, klasik yöntemlere gore 4 kat daha hızlı yol kat etme anlamı taşır.. YAZI ÇALIŞMALARI (DICTATION) Her konunun sonunda yapılan yazı çalışmalarıyla, öğrencinin, birbirinle bağlantısı olmayan kelimelerden oluşmuş cümlelerle, İngilizce?yi hatasız yazabilmesi sağlanmaktadır. OKUMA ÇALIŞMALARI (READING) Konuşma ve anlama ağırlıklı geçen derslerin içerisinde her gün 10 dakikalık okuma çalışması yapılmaktadır. Okur yazar kişilerde kısa bir sürede gelişen okuma yeteneği, dersin yoğun temposunda, küçük bir mola olarak da nitelendirilebilir. SAATTE 20 YENİ KELİME Bir dili öğrenmek, bir binayı inşa etmeye benzer. Kelimler tuğlaları, dilbilgisi ise destekleri temsil eder. Callan?daki ortalama bir öğrenci gereken kelimeleri saatte ortalama 20 kelime olmak üzere toplam 80 saat sonunda öğrenmiş olacaktır. Başka bir deyişle bir ay içerisinde Callan öğrencisi en az 600 kelime öğrenir. Callan ile okumayan bir öğrenci, klasik yöntemlerle 2000 kelime öğrense dahi bu kelimeleri cümleler içerisinde akıcı olarak kullanamaz. ŞİRKET İÇİ KURUMSAL EĞİTİMLERDE DÜNYANIN TERCİHİ IBM, OLIVETTI, PHILIPS, FIAT ve HONEYWELL?in yanında dünyaca ünlü bir çok dev şirket, yönetici ve personel İngilizce eğitimlerinde Callan Method kullanmıştır.A.E.L?de Türkiye?nin tanınmış kurum ve kuruluşlarında şirket içi eğitimlerini sürdürerek bir çok başarıya imza atmaktadır.. FARKLI, MODERN VE ETKİN TEKNİKLE KESİN SONUÇ Netice olarak, Callan Method, klasik İngilizce öğretim tekniklerine göre tamamen farklı bir yaklaşımla, İngilizce?nin teorik olan bilgisini, pratik olarak öğreterek, öğrencisini anadilde öğrenme rahatlık ve kolaylığında okuma, yazma, konuşma ve anlama becerilerinde en üst seviyeye taşımaktadır. 5600 kelimeyi hatasız kullanma ve anlama imkanı tanır Bu program özellikle orta ve üst düzey yöneticilik yapanlar ve işadamları için uygundur. Katılımcıların genel konuşma yeteneğinin yanısıra, iş yaşamıyla ilgili özel kavramları öğrenmesini ve pratik olarak kullanmasını amaçlar. Ayrıca İş İngilizce'siyle ilgili online eğitim veren yüzlerce siteden toplanan zengin kaynaklar katılımcılara ücretsiz olarak sunulmaktadır. Eğitim öncesi katılımcılarla yapılacak mülakat, ihtiyaç analizi ve seviye tespit sınavından sonra kursun yoğunluğu ve süresi kararlaştırılır. İHTİYAÇ ANALİZİ ve EĞİTİM YERİ Ders almak isteyen kişilerle eğitimi verecek eğitmeniz evinize veya işyerinize gelerek bir ihtiyaç analiz testi ve seviye tespit sınavı uygular. Bu görüşme ücretsizdir. Bu görüşme esnasında ders almak isteyen kişi eğitmenle tanışma fırsatı yakalamış olur ve eğitim alma kararını daha net verebilir. Görüşme sonrasında eğitmenimiz, eğitim alıp almama kararınızla ilgili hiçbir şey sormadan ayrılır. Ve sizden mail veya telefon yoluyla gelecek cevaba göre eğitime başlanır veya iptal edilir. Dersler isteğe bağlı olarak ya ders almak isteyen kişinin kendi evinde veya işyerinde veya dersimizingilizce.com ofisinde ofisinde yapılmaktadır. GRUP SAYILARI, DERS SAATLERİ VE ÜCRETLER Dersler maksimum 6 kişilik gruplar halinde yapılmaktadır ve ders saati 120 TL?dir. CALLAN metodunu verimli bir şekilde uygulayabilmek için haftada en az iki gün ikişer saat ders yapmak gereklidir. Şirketlerde grup sayısına bağlı olarak ücretlerde özel ayarlamalar yapılabilir. Ayrıntılı bilgi ve kayıt için lütfen telefonla arayınız. D İ L B İ L G İ S İ A D V A N C E D Passive voice "edilgen" anlamındadır. Bir cümlenin Active kullanımında yüklemi yapan bellidir ve özne olarak adlandırılır. Passive kullanımında ise özne yüklemden etkilenir. Eylemi yapanın, yani öznenin bilinmediği veya önemli olmadığı durumlarda passive voice kullanılır. Active: I saw him. (Onu gördüm.) Passive: He was seen by me. (O benim tarafımdan görüldü.) (Bu örnekte görüldüğü gibi aktive cümlenin nesnesi, pasif cümlenin öznesi konumuna geçmektedir.) Passive: The window was broken. (Cam kırıldı.) (Bu cümlede camı kimin kırdığının önemi yoktur. Anlatılmak istenen sadece camın kırılmış olmasıdır.) Bilindiği gibi bazı fiiller yüklem olduklarında nesne alırlar ve böyle fiiller "geçişli fiiller"dir. Nesne almayan fiillere ise "geçişsiz fiiller" denir. Geçişsiz fiillerin bulunduğu bir cümlede yükleme maruz kalmayan bir nesne olmadığı için passive formu da olamaz. Active: Ben iyi yüzerim (Bu cümlede yüzmek geçişsiz bir fiildir.) Passive: Ben iyi yüzülürüm. (Yanlış! Yüzmek fiilinin pasifi olmaz.) Bunun gibi gitmek, gelmek, uyumak gibi fiiller de geçişsiz fiillerdir. ACTIVE PASSIVE The Simple Present - The boy breaks the windows. (Çocuk camları kırar.) S + V + O - The windows are broken. (by the boy.) (Camlar (çocuk tarafından) kırılır.) S + am / ise /are + V3 Present Continuous - The boy is breaking the windows. (Çocuk camları kırıyor.) S + am / ise /are + Ving + O - The windows are being broken. (by the boy.) Camlar (çocuk tarafından) kırılıyor. S + am / ise /are + being + V3 Simple Past The boy broke the windows. (Çocuk camları kırdı.) S + V2 + O Не нашли, что искали? Воспользуйтесь поиском:
|