Главная

Популярная публикация

Научная публикация

Случайная публикация

Обратная связь

ТОР 5 статей:

Методические подходы к анализу финансового состояния предприятия

Проблема периодизации русской литературы ХХ века. Краткая характеристика второй половины ХХ века

Ценовые и неценовые факторы

Характеристика шлифовальных кругов и ее маркировка

Служебные части речи. Предлог. Союз. Частицы

КАТЕГОРИИ:






Birey Olarak Hatemi




Hatemi dönemi İran dış politikasının daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle Hatemi ile ilgili genel bir bilgilendirmenin yararlı olacağı kanaatindeyim. Çünkü önceden de bahsettiğimiz gibi bölge ülkelerinin dış politikalarının şekillenmesinde en önemli faktör "yöneticiler" dir.

Hatemi, 1997 seçimlerinde oyların yaklaşık yüzde 69'unu alarak muhafazakâr rakibi Natık Nuri'yi, ezici bir çoğunlukla devre dışı bıraktıktan sonra İran İslam Cumhuriyeti'nin beşinci cumhurbaşkanı olmuştur. İranlıların gözünde Hatemi İran'daki değişimin, reformun ve açılımın sembolü idi. Aslında Hatemi' nin kazanmış olduğu cumhurbaşkanlığı yarışı, muhafazakârlar ile sayısı 85 bini bulan din adamları ve muhafazakârlar arasındaki rekabetten dolayı oldukça önemliydi. Çünkü bu zafer değişim ve özgürlük isteyen liberallerin, statükonun devamından yana olan mollalara karşı kazanılmış bir zafer anlamına geliyordu. Kısacası, Hatemi İran'daki sessiz çoğunluğun yükselen yeni sesi olmuştu. Acaba Hatemi ne yapmıştı da halkın büyük çoğunluğunun desteğini kazanmaya mahzar olmuştu?[38]

Birincisi, Hatemi'nin sahip olduğu dinsel arka planı. Babası Ruhullah Hatemi de kendisi gibi çok saygın ve ünlü bir din adamıydı. Ayrıca, Hatemi Hz Muhammed'in damadı olan Hz. Ali'nin soyundan gelmekteydi, yani o bir Seyyid'di. Bundan dolayı eğitimli ve dindar olan genç nüfusun desteğini kolaylıkla arkasına almıştır. Bunun yanında, Hatemi'nin bireysel davranışları da onu ön plana çıkarmaktaydı. İnsanlarla konuşurken, yüzünden tebessümü eksik etmemesi, insanların sempatisini kolayca kazanmasını sağlamıştır. Çünkü İran halkı genelde liderlerin asık suratlı olanlarına aşinadır.

İkincisi, Hatemi'nin çok iyi bir eğitim almış olması. Kum'daki Teoloji okulunda iyi bir eğitim aldıktan sonra, İsfahan Üniversitesi'nden mezun oldu. Master eğitimini de aynı üniversitede tamamladı. Aslında Hatemi modern ve samimi Müslüman'ı anlatan mükemmel bir portre idi. İngilizce'ye ve Fransızca'ya iyi derecede hakim olmasının yanı sıra özellikle Batı filozoflarım ve onların fikirlerini çok iyi bilmekteydi. Bu haliyle İran halkı için örnek alınması gereken "vizyon sahibi" bir lider portresi çiziyordu. Bundan dolayı birçok genç ve özellikle de kadınlar, modern dünyanın diğer sakinleriyle benzer haklara sahip olabilmek için seçimlerde tercihlerini Hatemi'den yana kullandılar. Özet olarak, cumhurbaşkanı Hatemi İran halkına vizyon, yenilik ve farklı görebilme yeteneğini kazandırdı.

Üçüncüsü, Hatemi'nin barış yanlısı olması ve bireysel özgürlükleri desteklemesi. Hatemi'ye göre, problemlerin çözümünde güç kullanımı yerine diplomasiye ve barışçıl seçeneklere öncelik verilmeliydi. Hatemi'nin amacı hem bölgede hem de İran'da demokrasi, hukukun üstünlüğü ve uzlaşmaya dayalı uzun dönemli bir barış ortamı tesis etmekti. En çok tekrar ettiği kelimelerin "hoşgörü" ve "diyalog" olduğunu hatırlayacak olursak, bu konuda ne kadar samimi olduğunu görebiliriz. Hatemi, "Civilization Dergisi" için kaleme aldığı makalede şöyle demiştir:

"İran, bireyin hissin doğusunun ve aklın batısının buluşma noktası olması gibi, doğulu ve batılı kültürlerin buluşma noktasıdır."

Son olarak ise Hatemi'nin çok iyi bir gözlemci olması. Özellikle "Keyhan" gazetesinin başında iken, Kültür Bakanı ve Rafsanci'nin kültür danışmanı olduğu sıralarda şahit olduğu olaylardan gerekli dersleri almış ve önceki yöneticilerin yaptığı hataları tekrarlamamıştır. 1979 rehine krizi, 1980-88 İran-Irak Savaşı, 1995'te İran'a uygulanan ekonomik ambargo, Hatemi'nin gelecekte takip edeceği dış politikanın şekillenmesinde önemli rol oynamıştır[39].

1.2.4.2. Hatemi'nin Dış Politika Anlayışı

Hatemi, İran dış politikasına yeni bir soluk getirmiştir. Örneğin, her zaman "Büyük Şeytan" olarak nitelenen Amerikan halkı için "Büyük Halk" tabirini kullanmıştır. Fakat bu yenilik anlayışının gerek Ortadoğu gerekse İran'da çok çabuk bir etki yapacağım beklemek çok da gerçekçi olmaz. Çünkü değişimin önünde gerek yerel gerekse bölgesel manada önemli engeller var. Özellikle İran'ın siyasi yapısı buna müsait değildir. Her ne kadar cumhurbaşkanı liberal ve modern olsa da, içerdeki muhafazakar duvarı aşmak pek mümkün gözükmüyor. Veliyi Fakih ve Anayasayı Koruyucular Konseyi Demokles'in kılıcı gibi her daim reformistlerin üzerinde hazır beklemektedir. Mesela bu ikili 700'den fazla yasayı "veto" edip meclise geri göndermiştir. Hatemi'nin dış politika anlayışı:

Birincisi, İran'ın toprak bütünlüğü ve bağımsızlık üzerine kurulu olan dış politika anlayışı Hatemi döneminde de yaşamsal olarak kabul edilmiştir. Özellikle Ortadoğu'daki her türlü yabancı askeri varlığa ve oluşuma karşı çıkmış, gerek Batı gerekse Doğu'dan bağımsız bir dış politika hedeflemiştir. Geçmişte yaşamış olduğu iki işgal deneyimi, dış politikada "işgal sendromu"nun oluşmasına neden olmuştur. Bunun yanında Basra Körfezi'nde barış ve güvenliğin devam ettirilebilmesi için bölgenin dış güçlere özellikle de Amerikan askeri etkisine kapatılmasını istemektedir[40].

İkincisi, onur, karşılıklı saygı ve güven çerçevesinde devletlerarası ilişkilerin geliştirilmesi. İslam Konferansı Örgütü, KİK, D-8 ve OPEC bağlamında iyi ilişkilerin inşa edilmesine çaba göstermiştir. Özellikle de İKO ve BM gibi uluslar arası nitelik taşıyan örgütlenmelerde daha aktif rol oynanmasına öncelik vermiştir. Bunun yanında, Rusya, Çin, Hindistan, Japonya ve Avrupa ülkeleriyle olan işbirliğini de alternatiflerin çoğalması açısından gereklidir. Bu şekilde" tek yönlü politikaların sebep olacağı "muhtemel açmazlar ve sorunlar da " çok yönlü dış politika" formülüyle kolaylıkla çözümlenecektir.

Üçüncüsü, dünyanın her neresinde olursa olsun, tüm Müslümanların haklarına sahip çıkılması. Filistin ve Lübnan'daki Müslümanların haklarına özel bir vurgu yapmaktadır. Özellikle, Hatemi'nin konuşmalarına bakacak olursak Filistin halkının haklarını her platformda savunmuş ve Müslümanlar arasındaki işbirliği ve etkileşimin artmasının gerekliliğini dile getirmiştir. Şimdilik pek mümkün gibi gözükmese de İslam âleminin daha uygar ve daha barışçıl bir dünyanın inşası için işbirliğini gerekli görmektedir.

Dördüncüsü, bir diğer önemli nokta ise Siyonist rejime karşı yürütülen savaş. Bu konu, aslında liderlerin inisiyatifine kalmış bir dış politika seçeneği olarak görülmemelidir. Çünkü mevcut şartlarda hangi lider yönetime gelirse gelsin, hiçbir lider İsrail'e karşı takip edilen mevcut politikayı değiştirecek ya da alternatif politikalar üretecek güce sahip değildir. Hatemi de bunun farkında olduğundan, devamlı surette uluslar arası sistemi kullanarak Filistin halkının hakkını savunmaya çalışmakta ve mevcut anti-Siyonist politikayı devam ettirirken uluslar arası sistemi ve barışçıl yollan kullanmaktadır. Hatemi'den bağımsız olarak hareket eden bazı muhafazakâr zenginler tarafından oluşturulan fonlar sayesinde, Hizbullah, HAMAS gibi gruplar el altından İsrail'e karşı yürütülen silahlı direnişi desteklemektedir. Fakat Hatemi, kalıcı ve kabul edilebilir bir çözümün bu şekilde geleceğine inanmamaktadır[41].

Beşincisi, İran'ı yeniden uluslar arası sistemin bir parçası haline getirilmesi. Bugün özellikle ABD'nin gerek coğrafi gerekse ekonomik kuşatması İran'ı sahip olduğu potansiyelleri gerçekleştirmesinden alıkoymaktadır. ABD'ye alternatif olarak, Asya, Avrupa ve Afrika alternatifiyle yeni kapılar açarak bu izolasyonu sonlandırmak istemektedir. Mesela "Dünya Ticaret Örgütü" için adaylık başvurusunda bulunan İran, devamlı surette ABD'nin veto engeline takılmaktadır. Aslında İran'ın, uluslar arası sisteme tam olarak entegrasyonun sağlanabilmesi için ABD ile olan ilişkilerinin normalleştirilmesini gerçekleştirmek istemektedir fakat bunu yaparken de kendi çizgisinden ve onurlu duruşundan taviz vermek istememektedir. Hatemi, seçimleri kazandıktan sonra CNN'e verdiği demeç, ABD ile var olan gergin ortamın yumuşatılmasına ve ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik bir isteğin göstergesidir. Konuşmasında Amerikan halkına sıcak mesajlar vermiş ve her iki tarafı da düşmanlıkların sebebi olan davranışları tekrarlamamaya çağırmıştır[42].






Не нашли, что искали? Воспользуйтесь поиском:

vikidalka.ru - 2015-2024 год. Все права принадлежат их авторам! Нарушение авторских прав | Нарушение персональных данных