ТОР 5 статей: Методические подходы к анализу финансового состояния предприятия Проблема периодизации русской литературы ХХ века. Краткая характеристика второй половины ХХ века Характеристика шлифовальных кругов и ее маркировка Служебные части речи. Предлог. Союз. Частицы КАТЕГОРИИ:
|
Tacikistan'la İlişkileriTacikistan'da çoğunluğu oluşturan Taciklerin anadili olan Tacikçe, bir Hint-İran diliydi ve Farsçaya çok yakındır. Fakat, Tacikistan'da çoğunluk Sünni'ydi. Dolayısıyla, etnik-dinsel yapı bakımından Tacikistan ile Azerbaycan tam ters özelliğe sahiptir. Farsî ve Sünni Tacikistan, Türk ve Şii Azerbaycan. İdeolojik tutarlılığı İran'ın dış politikasında ararsak iki tercihle karşılaşmamız gerekirdi: Ya Şii olduğu için sadece Azerbaycan'la yakınlaşması veya Müslüman oldukları için beş Orta Asya devleti ve Azerbaycan'a ilgi göstermesi beklenirdi. Ama, İran Şii Azerbaycan'la arasına özenle mesafe koydu ve Orta Asya'daki beş Sünni ülkeden sadece Tacikistan'la yakın ilişki kurdu veya kurabildi. İran'ın Tacikistan'a karşı izlediği politikanın açıklaması Şiilik ile Fars kültürünün içice geçmişliğinde aranmalıdır. Yüzyılların birikimiyle, Şii literatürde Farsça eserlerin ezici ağırlık kazanması ve Şiiliğin İranlılaşması sonucunda, Şia için Farsça ve Fars kültürü "yarı-kutsal" bir nitelik kazanmıştır. Dolayısıyla, İran'ın politikalarıyla ideolojisi arasında doğrudan bir çelişki yoktu. Şiilik güdümlü dış politika ile Fars kültürü güdümlü dış politikayı birbirinden ayırmak kolay değildir. Bununla birlikte, Taciklerin Sünni olmalarından daha çok, Fars kültür alanı içinde yer alıyor olmalarını İran'ın dikkate almasında ulema arasında Fars kültürüne sahip olmanın (veya Farsça konuşmanın) kişiyi diğer Müslümanlardan farklı hale getirdiğine ilişkin bir inancın varlığının rol oynadığı açıktır. Fakat, bu tutumu Fars milliyetçiliği olarak nitelemek yerine, "Şiilik içindeki Fars kültürünün öneminin bilincinde olmak" biçiminde açıklamak daha doğru olacaktır. Ulema arasında söz konusu bilincin ötesinde, Fars milliyetçiliği aranmasına yol açan bir diğer örnek olan İran'ın Azerbaycan politikasına da, Azerbaycan'dan kaynaklanan İran'a yönelik etnik temelli açısından bakmak daha doğru olur. İran'ın Azerbaycan politikasını Azerbaycan'ın etnik temelli politikasına karşılık bir tür "refleks" olarak algılamak gerekir. Dolayısıyla, İran'ın Tacikistan ve Azerbaycan'a yönelik politikalarda derin ideolojik ayrılıklardan bahsetmek zordur[91]. Tacikistan İç Savaşı dinsel olmaktan çok bölgeselcilik ve etnisite üzerine kurulmuştu. 1992'de Tacikistan bağımsızlığını kazandığında ülkedeki yönetici elit (eskiden de olduğu gibi) Özbek azınlık arasından çıkmıştır. Rusya'nın desteğine sahip olan yeni yönetime karşı kısa sürede hem demokrasi isteyen Tacik milliyetçilerinden, hem İslamcılardan muhalefet başlamış ve iki grup arasındaki mücadele silahlı çatışmaya dönüşmüştür. İç Savaş başlamadan hemen önce İslamî Diriliş Partisi (İDP) ile laik-milliyetçi Tacikistan Demokratik Partisi (TDP), Birleşik Tacik Muhalefeti (BTM) adı altında ortak bir cephe oluşturmuşlardı. Tacikistan'ın belirsiz bir siyasal yapılanma içine girmesinin kendi güvenliklerine tehdit oluşturacağım düşünen Özbekistan ve Rusya da Tacik İç Savaşı'na doğrudan müdahale etmişlerdir. Buna karşılık İran'ın Tacikistan'daki İslamî muhalif güçleri desteklememesi Orta Asya'ya yönelik politikasını ideolojinin yönlendirmediğine önemli bir kanıttır. Üstelik İran bu savaşı, sonunda bir İslam devleti kurulma olasılığı olan ideolojik temelli bir kamplaşmanın değil, bölgeselcik ve aşiretçilik sorunlarının yansıması olarak nitelemiştir. Savaş sırasında Tahran hem laik hem de İslamî muhalefet ile bağlantı kurmuş, ama bu bağlantı savaşın gidişini değiştirmek için değil, Rusya'nın da desteğiyle sona erdirmek için yapıcı bir biçimde kullanılmıştır[92]. Tacikistan'ın bölgede İran'a yakın duran tek ülke olması, ikili ilişkilerin başından beri olumlu olduğu anlamına gelmemektedir. Tam tersine, Tacikistan 1992-97 döneminde iç savaşa sürüklendiğinde, İran'ın muhalifleri desteklediği iddiası Duşanbe'yle arasının açılmasına neden olmuştur. Üstelik, Tacik İç Savaşı, İran'ın bölgedeki İslamcıları desteklediği yolundaki inancı güçlendirmiş ve genelde tüm bölgeyle Tahran'ın ilişkilerini sabote etmiştir. Gerçekte İran, bölgeye yönelik dış politikasında Aralık 1992'den itibaren dengeli bir tutum takınmış ve hatta Rusya'yla paralel biçimde Duşanbe'yi desteklemiştir. Nitekim, savaş İran-Rusya ortak çabasıyla sona ermiş ve bir koalisyon hükümeti kurulmuştur. 1992'de İran Karabağ sorununda arabuluculuğa giriştiğinde, Bakü’nün Tahran'a güvenmemesinin de etkisiyle başarısız olurken; Tacikistan sorununda başta Rusya olmak üzere tüm tarafların olumlu gördüğü bir arabuluculuğu başarıyla sonuçlandırabilmiştir. Öte yandan, 1994'te iktidara gelen İmamali Rahmanov'un baskı politikalarından kaçan İslamcı militan ve mültecilerin küçük bir grubu İran'a yerleşmiş, fakat bunların silahlı mücadeleye devam etmesine izin verilmemiştir. İran'ın bu tavrı Duşanbe üzerindeki etkinliğini artırmıştır. Не нашли, что искали? Воспользуйтесь поиском:
|